30 Kasım 2012 Cuma

Quattro'muzun Yeni İskarpinleri Takıldı


Audi A4 2.0 TFSI Quattro aracımızı satın aldığımızda üzerinde bulunan jant ve lastikler açıkçası pek de hoşumuza gitmemişti. 

Önümüzün kış olması ve kış lastiklerine geçiş yapmak zorunluluğunu bahane ederek tek elden jantlar ve eski Bridgestone lastiklerden kurtulduk ve yerlerine yepisyeni 17' ebadında OEM S4 Jantlar ve 235/45-17V ebadında Kumho I'Zen KW27 marka hız tipi kış lastiklerini monte ettik. Buyrunuz aracın Jant öncesi ve Sonrası Karşılaştırmalı fotoları: 


ÖNCE:





SONRA:








27 Kasım 2012 Salı

Otomobil Gurmesinin Quattro'su Multimedialandı B)

Bilirsiniz sahip olduğum otomobilleri proje haline getirmeden duramam. Benimle geçirdikleri süre zarfında gerek içleri, gerek dışları, kimi zaman da motorları modifiye olur, güçlenir, güzelleşir.

Audi Quattro da bugün Multimedialanmak aşaması ile modifikasyon serüvenine başladı. 

Bugün Cancan Auto Şaşmaz'da Quattro'muzun orijinal 1-Din Müzik Sistemi 2-Din OEM Multimedia sistemiyle değişti ve araca aşağıdaki özellikler eklendi.

  1. I-Go GPS Navigasyon Sistemi.
  2. Bluetooth Telefon ve Müzik Aktarımı Sistemi.
  3. I-Phone Şarj ve Müzik Bağlantısı.
  4. USB ve SD Card Player.
  5. DVD Player.
  6. TV Tuner. 
  7. Virtual CD Changer.
  8. 2 x 7' Kafalık Monitörü
  9. Oyun Konsolu
  10. Geri Görüş Kamerası

Buyrunuz Birkaç Taze Resim:


i-Go Haritası yüklü olarak Navigasyon Sistemimiz


Arka Koltuk Eğlence Sistemimiz


Biricik Tatlı Kızımız Lara için Oyun Konsolu


Dashboard artık olması gerektiği gibi : "Klas"



Geri Görüş Kamerasına Bir Alıştınız Mı, Olmaması Durumunda Rahatsız Olursunuz


Sözünde ve Özünde Tam Teşekküllü Multimedya İstasyonu ;)


İklimlendirme sistemi, koltuk ısıtmalar vesairenin olduğu panoyu gayet profesyonelce aşağıya indirim OEM Multimedia Sistemimize yer açtık. 6 iler Tiptronic Şanzımanımız da bu gelişimden gayet mutlu oldu ;)



Torpido gözü içerisine bir i-phone/pod portu koyduk


Bu operasyon aracımızın fabrika çıkışı donanımı olan torpido gözü içerisine gizli buzdolabına hiçbir zarar vermeden gerçekleştirildi

23 Kasım 2012 Cuma

İlk Audi Quattro'muz Hayırlı Olsun






23.11.2012 Genç Görün Ailesi için bir milat. İlk Audi Quattro'muzu bugün satın aldık.

Adetimiz olduğu üzere, otomobilimizi almadan evvel Erkaya Otomotiv'e götürüp detaylı (dyno, boya kontrol, lift, diagnose, yürüyen aksam...) bir testten geçirttik.



Daha önce bizzat direksiyona geçerek yaptığımız yol testi neticesinde kanımızın pek kaynadığı Quattro'muz, detaylı test sonucunda kaporta, mekanik ve elektronik olarak kusursuz çıkınca bize düşen de soluğu bankada alıp derhal satıcı ile üzerinde anlaştığımız meblağı tahsil etmek oldu. 




Kısa bir noter ziyareti sonrasında Kara Fırtına artık bizimdi.

Aracımız hakkında birkaç ön-bilgi vermek gerekirse:




2.0TFSI Quattro'muz Stock 200HP gücünde ve 280NM'lik bir Tork'a sahip.

Quattro GmbH tarafından üretilen çekiş sistemi, Torsen Diferansiyel ile pek çok elektronik ve mekanik komponentin karşılıklı etkileşimiyle çalışan ve ön-arka tekerlekler arasında 50:50 oranında güç dağılımı vaad ediyor. 

Fabrika verileriyle:
0-100kms hızlanması 7.2 sn.
Son hızı: 241 kms
Ortalama tüketimi: 9lt/100km




Kara Fırtına'mızın birkaç donanımını saymak gerekirse:

Quattro Çekiş Sistemi
6 ileri Tiptronic Şanzıman
Direksiyona Entegre F1 Paddle Shift Sistemi
Metalik Siyah Renk
Bej Rengi Nappa Deri Döşemeler
Isıtmalı koltuklar
Buzdolabı
Işık Paketi
Yol Bilgisayarı
Hi-Fi Müzik Sistemi
S-Line Body Kit
Sunroof
Adaptif Bi-Xenon Farlar 
Far Yıkama Sistemi...

Buyrunuz İlk Gece Ankara Gordion AVM Otoparkında Çekilmiş Dış Resimleri: 










İç Mekan Resimleri, Pek Yakında ;)








16 Kasım 2012 Cuma

Kia Sportage 1.6 GSL Plus Testi




Daha çok değil çeyrek yüzyıl kadar öncesinde Dünya'da ve Ülkemizde otomobil konusunda fikir yürütmek, yazıp-çizmek bugünküne oranla çok daha kolay, bir o kadar da tek düzeydi. O dönemde lüks otomobil denince akla Mercedes ve BMW, spor otomobil denince Porsche, arazi aracı denince Jeep yahut Land Rover, klas yerli otomobil denince Renault Concorde gelirdi. Toyota, Honda ve Subaru da bilinen uzakdoğulu markalar konumunda olsalar da "Japon işi Çin işi" kategorisinde değerlendirilir, yüzlerine de pek bakılmazdı. 



Bugünkü test konuğumuz Kia ise o yıllarda sınırlı sayıdaki TV kanallarında Cüneyt Arkın'ın karate çığlığı olan "Kiaaaaaaa" nidasıyla yurdumuz insanıyla ilk tanışmasını gerçekleştiren, bugünün Türkiye'sinde Çin menşeli otomobillere nasıl küçümseyerek (bkz. dandik) bakılmakta ise o şekilde kategorize edilen ve yalnızca dar gelirli vatandaşlara hitabeden bir Güney Kore markasından ibaretti. 

Gelin gelelim 25 yıl zarfında köprünün altından çok sular aktı ve dünün kısıtlı otomotiv dünyası yelpazesi, envai çeşit segment ve alt-segmentten  ve yüzlerce markanın birbiriyle kıyasıya çarpıştığı uçsuz bucaksız bir derya haline geldi.  

Bu yeni ve kıyasıya rekabetin yaşandığı düzende düne oranla durumunu en yükselten otomobil markaları Güney  Kore menşeli Hyundai ve Kia oldu. İleri teknoloji ile üretilen, yüksek donanımlı, şık dizaynlı, güvenli ve görece uygun fiyatlı modelleriyle dünün hakir görülen Kore otomobilleri; bugün testlerde Opel, Chevrolet, Peugeot, VW gibi Batı Dünyasının köklü üyeleri ile yan yana yer alır, hatta kimi mukayeselerde üstünlük sağlar konuma geldiler.

Bugünkü test konuğumuz olan Kia Sportage 1.6 GSL Plus marka crossover tipi aracı yukarıda bahsettiğimiz konjonktür dahilinde değerlendireceğiz. Bu durumda başlasın klasik test prosedürümüz ;)

DIŞ:







Kia'nın köklü ve prestijli Alman üretici Audi'den transfer ettiği (daha önceleri Audi TT gibi bir moda ikonu otomobili de dizayn etmiş olan) Chef Designer Peter Schreyer'in mevcudiyeti yeni Sportage'a daha ilk bakışınızda kendini belli ediyor. Çekik gözleri, gururlu bir gülümseyişe sahip olan büyük krom ön panjuru, aracın çeşitli noktalarında kullanılan krom insertler, Golfvari geniş C/D sütunu ve kompakt boyutlarıyla (4.44m Boy x 1.85m En x 1.63m Yükseklik) Yeni Sportage son derece kendine güvenli ve modern bir kompakt crossover çizgisinde. Dış görünüm ve özellikler itibariyle araçta herhangi bir olumsuzluğa rastlamadığımızı ve bu kategoriden Yeni Sportage'a tam puan verdiğimizi belirterek geçiyoruz İç Mekan hakkındaki izlenimlerimize.



İÇ:





Yeni Sportage'ın içine de Alman eli değdiği iç mekana adımınızı attığınız anda ayırt ediliyor. İklimlendirme ve müzik sistemlerinin, vites kolunun araç içerisindeki çeşitli kumanda düğmelerinin konumlandırması son derece ergonomik, kullanımı da gayet basit ve rahat. 

Aşağıdaki detaylı fotolardan da göreceğiniz üzere bu kompakt crossover'ın iç mekanı genişlik ve rahatlık açılarından, dış boyutları göz önünde bulundurularak değerlendirildiğinde tatminkar seviyede. Aracın gerek ön, gerekse arka koltuklarında oturanların rahat edebileceği bir kabin sunuyor Sportage netice itibariyle.




Arka koltuklar dik konumdayken 465lt'lik, yatırıldığında ise 1365lt'lik tatminkar bir yükleme kapasitesi (bagaj hacmi) bulunan Sportage'ın bu noktada eleştirilebilecek tek eksikliği yükleme eşiğinin yüksek konumlandırılması oldu.







Aracın iç mekanında modeline göre değişmekle birlikte artık Koreli üreticilerden alıştığımız bir geniş bir standart donanım bulunmakta. Çift bölgeli dijital klima, arka görüş kamerasının dikiz aynasında konumlandırılmış monitörü, MP3, ipod, USB bağlantılarına da imkan veren gelişmiş müzik sistemi, üst modellerde ön ve arka koltuk ısıtmaları, panoramik cam tavan ve soğutmalı torpido gözü gibi pek çok konfor donanımını içermekte Yeni Sportage. 





İç mekan konusunda iki temel olumsuzluk gözlemledik. Bunlardan ilki aracın dikkat çekici gösterişteki dış görünümüne tezatlık arz eden fazlasıyla sade ve çekicilikten uzak dizayn oldu. İkincisi ve daha önemlisi ise kullanılan materyallerin ve işçiliğin kalitesinin Avrupalı üreticilerin yanına dahi yaklaşamayacak derecede düşük (sert dokunuşlu yüzeyler, tıkırtı sesleri, kimi malzemlerdeki montaj eğrilikleri, kapı içlerinde ilave fitil kullanılmaması sebebiyle araç içinde otururken dış renginin/kaportasının görülebilir olması) kalmasıydı. Eğer arkadan hızla yaklaşmakta olan Çinli ucuz otomotiv üreticilerinden kendilerini ayırt etmek ve daha üst gelir grubundaki Batılı tüketicilere satış yapmak istiyorlarsa Koreli üreticilerin işçilik ve materyal kalitesi konularındaki mevcut eksikliklerini bir an evvel kapatmaları gerektiği düşüncesindeyim.  


SÜRÜŞ
:



Gelelim Otomobilgurmesi Testlerinin en kritik aşamasına. Sportage'a binip kontağı çevirdiğimizde öncelikle aracın motor gürültüsünün iyi izole edilmesi sayesinde kabine sirayet etmediğini bir artı puan olarak değerlendirdik. 

Bu araç sınıfında Ülkemizin temel tüketici talebi olan otomatik şanzıman Sportage'da yalnızca oldukça yüksek fiyat etiketiyle satılmakta olan 2.0 dizel modelinde bulunduğundan, 1.6 GDI motorlu aracımızın maalesef tek şanzıman seçeneği olan manuel vitesini park yerinden çıkmak için geriye taktığımızda, dikiz aynasına entegre edilmiş geri görüş kamerasının devreye girerek park yerinden çıkmamıza yardımcı olmasını da gayet mutlulukla karşıladık.

Yola koyulduğumuzda aracın orta-sert seçilmiş süspansiyon sisteminin darbe emişinin tatminkar olduğunu, düz ve virajlı yollardaki sürüş dinamiklerinin de sınıfının ihtiyaçlarını karşıladığına kanaat getirdik.

Yeni Sportage'ın sürüş değerlendirmesindeki en büyük olumsuzluk ise motor-şanzıman ikilisinden kaynaklanmaktaydı. Günümüzde hemen tüm otomotiv segmentlerinin trendi olan aşırı (turbo yahut supercharger) beslemeli motordan ve otomatik şanzımandan mahrum olan Kia Sportage direkt enjeksiyon (GDI) sistemli atmosferik motoru ve 6 ileri manuel şanzımanıyla hem performans hem de tüketim değerleri itibariyle sınıfı geçmekte başarılı olamıyor.

Motorun ürettiği 135HP'lik güç kağıt üzerinde tatminkar gözükse de 165NM'lik düşük tork 1.4 ton ağırlığındaki crossover'ı taşımakta güçlük çekiyor. Buna manuel şanzımanın uzun vites değiştirme oranları da eklenince özellikle düşük devirlerde nefesi kesilen (0-100kms hızlanması yaklaşık 12 saniye), sürekli üst devirde kullanım gerektirmesi sebebiyle de motor hacmine oranla oldukça yüksek yakıt tüketimine (Ortalama 10lt/100km) sahip Sportage, pek tat vermiyor. 


SONUÇ:

Geçmişteki budget (ucuz) otomotiv üreticisi kimliğini günümüzde üzerinden atan Kia, Sportage'da Peter Schreyer imzalı şık dış tasarımı ve zengin donanımıyla dikkatleri üzerine çekerken; küçük hacimli-aşırı beslemeli dizel/benzinli motor ve otomatik şanzıman kriterini karşılayamamasından kaynaklanan düşük sürüş performansı ve yüksek tüketim özellikleri sebebiyle sınıf liderliğini kaçırıyor. 

Bu aracın, Kia raflarındaki 1.6 litre hacmindeki 128 HP güç ve 260NM tork üreten motor ve 6 ileri çift kavramalı yarı otomatik şanzıman ile donatıldığı taktirde kompakt crossover segmentinde liderliğe oynayabileceği kanaatindeyim.


TEST KARNESİ:

Olumlu:
+Çok şık ve albenili dış görünüm
+Tatminkar kabin ve bagaj hacmi
+Geniş standart donanım listesi
+Olumlu sürüş dinamikleri

Olumsuz:
-Performansı düşük atmosferik benzinli motor
-Otomatik vites seçeneği düşük hacimli motor tipinde yok
-İşçilik ve malzeme kalitesinde yer yer hatalar

5 Kasım 2012 Pazartesi

VW Scirocco White Edition Testi - Hayırlı Olsun Kemal Başar Kardeşim





Volkswagen (VW) firmasını bilmeyenimiz yoktur. Türkçe kelime anlamı "Halkın Taşıtı" olan Almanya'nın devasa otomotiv şirketi VW 2 Dünya savaşından bu yana üretmekte olduğu "sağlam-ekonomik-konforlu" modeller ile dünya genelinde hemen her insan tipinden sadık bir müşteri kitlesine sahiptir.

Gelgelelim VW adıyla üretilen otomobiller için yapılabilecek temel tanımlamalarda "hayran olunacak güzellikte, dikkat çekici" gibi sıfatların kullanılması pek nadirdir. Soğuk&başarılı odaklı ve keyifsiz/heyecan yoksunu bu "Tipik Alman" üreticisinin model gamında 1974'ten bu yana üretilmekte olan bir Scirocco istisna konumundadır.

Gerek 1974-1982 yılları arasında üretilen 1. Jenerasyon Scirocco, gerek 1982-1992 yılları arasında üretilen 2. jenerasyon, gerekse 1988-1995 yılları arasında Corrado adıyla üretilen 2 buçuğuncu jenerasyon, piyasada bulundukları yıllarda bilhassa genç/ruhu genç otomobil meraklılarını kendilerine mıknatıs gibi çeken nadir "tarz sahibi" VWlerdi.

Testimize konu 3. Jenerasyon Scirocco da -tıpkı ataları gibi- piyasaya sunulduğu 2008 tarihinden itibaren kendisine fevkalade bir hayran ve müşteri kitlesi oluşturabilmiş başarılı ve "dikkat çekici" nadir VW modellerinden biri olma başarısını gösterdi.

2006 yılında Cenevre Fuarında sergilenen ve fuar katılımcılarından büyük ilgi gören Iroc konsepti baz alınarak  dizayn edilen güncel Scirocco'yu, bu otomobile tabiri caizse ilk görüşünde vurulan ve satın almak için yıllarca çaba gösteren Kemal Başar kardeşimin 2012 Kasım ayı itibariyle sahip olması ve bu "tarz sahibi" aracı kullanmam nazikçe şahsıma tahsis etmesi sebepleriyle test ettim.

Test izlenimlerimi aşağıda bulacaksınız.   



DIŞ:




Kocaman alt havalandırma ızgarası, kaput üstü VW amblemi, çekik gözlü farları ve alabildiğine alçak ve eğimli dizayn edilmiş burun dizaynıyla agresif bir ön görünümü bulunmakta Scirocco'nun. 

Aracın, arkaya doğru gidildikçe daralan camları ve geniş arka çamurluklarının hakim olduğu yan tasarımının da sade ama gayet sportif durduğu aşikar.

Arka görünüm ise 1990lı yılların ilk yarısında üretilen ve o dönem tarafımca takdirle karşılanan Honda Civic HB Si modeli ile ziyadesiyle benzeşen bir yapıda: Geniş çamurluk, eğimli arka cam, kısacık bagaj kapağı sacı ve büyük tavanüstü spoilerı ile çok çekici.

İÇ:


Scirocco'nun tüm spor otomobillerin klasik özelliği olan kocaman kapısını açıp içine geçtiğinizde ise maalesef "kalp atışlarımızı hızlandıran", "dikkat çekici" dış görünüm dizayn çizgisinin hemen hemen hiç yansıtılmamış olduğunu görüyorsunuz ve "biraz" içiniz burkuluyor.

Lakin "Tipik Alman" kalitesindeki materyaller ile 1. sınıf işçiliğin birleşimi olan fonksiyonel ve kaliteli kokpitin bu iç burkulmasını kırması ve size kendisini sevdirmesi pek de uzun sürmüyor.

Yumuşak dokunuşlu materyallerin sizi çepeçevre sarmaladığı Scirocco'nun iç mekan genişliği spor bir otomobil için gayet yeterli seviyede. Önde uzun boylu ve cüsseli yolcuların, arkada ise çocuklar ve minyon yapıdaki erişkinlerin rahatlıkla seyahat edebileceği bir iç hacim sunmakta bu sportif VW. 

Küçük, 9:15 sürüş pozisyonu için tutma yerleri vurgulanmış, düz alt kısımlı ve metalik detay kaplamalı,  herşeyden önemlisi "ele iyi gelen" direksiyonu çok beğendim. 

Scirocco'nun sportif bir otomobilin olmazsa olmazı olan Direksiyon-Vites Topuzu arasında maksimum 1 karışlık mesafe kriterini başarılı bir şekilde karşılaması, metal kaplamalı gaz-fren-debriyaj pedalları ve  donanım tipine (White Edition) özgü beyaz trimler in mevcudiyeti de aracın iç kısmının benden olumlu puanlar almasını sağlayan diğer faktörlerdi.   



İç mekan konusunda beni rahatsız eden tek unsur ise klasik bir spor otomobil sorunu olan ve birkaç premium marka dışında hiçbir otomotiv üreticisinin çözemediği fazlasıyla geride konumlandırılmış ve pratik ulaşımının hemen hemen imkansız olduğu ön emniyet kemerlerinin yeri idi.   



SÜRÜŞ:



Gelelim, pek çok iddialı premium otomobili dahi yeri geldiğinde "acımasızca" eleştirdiğimiz sürüş değerlendirmesi kısmımıza.

Scirocco'nun hem turbo hem de kompresör tarafından aşırı beslenen 1.4TSI motorunun vermekte olduğu 160HP'lik güç ve 240NM'lik tork ortaya gayet başarılı bir sürüş performansının konulmasını sağlıyor. 



0'dan 100kms hıza 7.7 saniyede çıkan ve düz yolda 240 kms azami sürate ulaşabilen Scirocco'nun sağlam şasi geometrisi, sportif-alçak-sert süspansiyonları ve büyük jantlarını sarmalayan düşük profilli-geniş tabanlı lastikleri ile yol tutuşu son derece güvenli. 

Araç önden çekişli olduğundan "keyif" (halk dilinde yanlama) faktörünün mecburen arkadan itişli araçlara göre düşük olması aracı satın almayı düşünen "heyecanlı" müşteri adayları için benim ön uyarım olsun.

Bunun dışında araç önden çekişli kuvvetli otomobillerin sıklıkla başetmek zorunda kaldığı torquesteer (ön tekerleklerin bocalaması) ve understeer (viraj içinde gaza yüklenildiğinde kafadan kayma) sorunlarından pek de muzdarip değil ve bu da aracın sürüş dinamikleri bakımından çok önemli bir artı.

Sportif araçlarda çok da ön planda olmayan sürüş konforu konusunda Scirocco sınıfı geçiyor. Zemindeki kısa enlemesine engebelerde binek araçlara oranla sallantıyı biraz fazla hissetirse de sportif bir araç için başarılı diyebiliriz.

Sportif araçlarda çok da önemsenmeyen bir diğer husus olan tüketim konusunda da 1.4 TSI motorlu Scirocco'yu ortaya koyduğu performans dikkate alındığında dengeli bir kullanımda sunduğu 9.5 lt/100km'lik oranla tatminkar buldum.
   


TEST KARNESİ:

Olumlu:
+Dikkat çekici, tarz sahibi dış görünüm.
+Sportif kullanıma uygun ve görece eknomik modern 1.4TSI (160) motor.
+Sportif bir araç için yeterli iç hacim.
+Önden çekişli bir araç için başarılı sürüş dinamikleri ve konforu.
+Ele iyi gelen küçük spor direksiyon.
+Aracın içinde ve dışında White Edition'a özgü şık detaylar.

Olumsuz:
-Çok karakterli ve sportif olmayan kokpit ve iç dizayn.
-Erişilmesi çok zor olan ön emniyet kemerleri.
-Önden çekişli olmasından kaynaklanan görece düşük "eğlence/yanlama faktörü" 

SONUÇ:

Dikkat çekici ve şık görünümlü, güç/ekonomi dengesini iyi oturtmuş, güvenli bir sportif otomobil arayanlar için adeta biçilmiş kaftan Scirocco. Satış rakamları da zaten bu tespitimizi teyit eder şekilde= yüksek. Lakin amacınız saf sürüş keyfi ve eğlence ise; başka otomobil üreticilerin gamlarında bulunan arkadan itişli modelleri tercih etmenizde fayda var.

Son olarak, otomobiline tutku ile bağlı Kemal Kardeşime bana bu keyifli otomobili test ettirdiği için teşekkür ediyor, uzun yıllar keyifli-kazasız sürüşler diliyorum. 





4 Kasım 2012 Pazar

Mercedes C180 (1.6 Turbo/7G-Tronic) Testi / Hayırlı Olsun Görün Çifti





Mercedes C Serisinin en güncel modeli 1.6 Turbo motorlu 7 ileri çift kavramalı yarı otomatik şanzımanlı C180'in Avantgarde Style Pack modeline sahip olmakta karar kıldı Güler -Fikret Görün çifti.




Güler Elfie Görün ve Yeni MB C180 Avantgarde Design Pack modeli otomobili.

Bu vesileyle 2009 yılında gerçekleştirdiğim ve yayınladıktan sonra pek çok sitede en çok okunan/hit alan otomobil testi ünvanını taşımakta olan C180 testimin karnesini 2012 değişimlerini ön planda tutarak yenilemeye karar verdim.

Öncelikle 2009 yılında yaptığım C180 1.6 Kompressor testimin sonunda yer alan test karnesine (o zamanki adıyla Sharkfin Test Karnesi) bir göz atalım isterseniz. Sonrasında da geçen yıllar ve Mercedes firmasınca yapılan değişikliklerin etkilerini değerlendirelim.

Sharkfin Test Karnesi (2009):

Olumlu:

+Düşük vergi diliminde yer alan ve çevreciliğiyle rakiplerine örnek teşkil eden güçlü ve rafine 1.6 lt Kompresörlü motor.
+Albenili, gösterişli ve değişken (Panjurda büyük veya kaputta klasik yıldız tercihi) dış dizayn.
+Motorun gücüne oranla gayet kabul edilebilir yakıt tüketimi (kompresör yerine turbo kullanılırsa tüketim daha da düşecektir).
+Standart sürücü tipi için gayet konforlu ve emniyetli sürüş dinamikleri.
+36.000 Euro’dan başlayan rakiplerine göre uygun satış fiyatı.

Olumsuz:
-Kabinde kullanılan görece ucuz materyaller.
-Fonksiyonellikten uzak ve sorun çıkartmaya meyyal orta konsol.
-Motor gürültüsü.
-Sürücüye inisiyatif tanımayan elektronik sistemler ve bu sınıfta yakın rakiplerinin gerisinde kalan şasi dinamikleri.


2011 yılı makyajı ve 2012 motor&şanzıman değişimi sonrasında Mercedes C180 1.6 Turbo/7G-Tronic) 

Test Karnesi (2012):

Olumlu:
+Düşük vergi diliminde yer alan, çevreciliği ve ekonomikliğiyle rakiplerine örnek teşkil eden öncekinde de daha güçlü ve rafine 1.6 lt Turbo Beslemeli motor.
+Yıllanmış ve kariyerinin son çeyreğine girmiş olsa da albenili, gösterişli ve değişken (Panjurda büyük veya kaputta klasik küçük yıldız tercihi) dış dizayn.
+Motorun artan gücü ile başarılı bir ters korelasyon oluşturan düşük yakıt tüketimi (Mercedes burada öğüdümüzü dinlemiş ve kompresör yerine turbo kullanmaya başlamış di mi ama B)
+Çok etkin ve konforlu çalışan, aracın bekleme anlarında motorunu kapatarak yakıt ve emisyon tasarrufu yapan Start/Stop sistemi ve sürücüye tasarruflu sürüş öğütleri veren ekonomik sürüş asistanı göstergesinin mevcudiyeti.
+Standart sürücü tipi için gayet konforlu ve emniyetli sürüş dinamikleri.
+Sessiz motor.
+Artan malzeme ve işçilik kalitesi.
+Şık Design Pack Donanımı (Beyaz Kontrast Dikişli Siyah Artico Deri Döşemeler, Siyah/Beyaz Direksiyon, Beyaz Trimler).

Olumsuz:
-Telefon, navigasyon, tv, radyo, vb. araç donanımlarını kontrol eden Command Sistemi hala en büyük rakiplarinin (BMW ve Audi) gerisinde.
-Sürücüye inisiyatif tanımayan elektronik sistemler ve bu sınıfta yakın rakiplerinin gerisinde kalan şasi dinamikleri.

Gelelim kısa kısa bilgilere:



1.6 litre hacminde Turbo beslemeli C180'in motor gücü 156HP, Torku ise 250NM.



2011 yılında yapılan kapsamlı makyaj operasyonu sonrasında kabin ve iç görünüm artık Mercedes-Benz asaletine yakışır seviyeye gelmiş.



480 lt'lik bagaj hacmi premium rakipleriyle benzer seviyede, arka koltukların 1/3, 2/3 oranlarında yatırılabiliyor olması da faydalı bir "opsiyonel" donanım (!)



Turbo motorlu yeni jenerasyon C180'i Kompresörlü eski jenerasyondan ayırabilmek için 2 küçük görsel unsur bulunmakta. 

1. Bagajın sağ kısmında Kompressor yazısının bulunmaması.
2. Ön çamurluklarda BluEfficiency ibaresinin bulunmaması. 



Design Pack'e özgü Siyah/Beyaz kontrastı "tabandan-tavana" aracın içine hakim. Tebrikler Mercedes, makyaj öncesi modelin görece "ucuz" havasından eser kalmamış.



Siyah/Beyaz spor direksiyonun 9:15 tutma yerleri belirgin ve perfore deri kaplı olması sürücü açısından keyif unsuru.



Grafik ekranda analog saat uygulaması: Modern-Klasik kavramı böyle birşey olsa gerek. Beğendik.




Güler Hanım (Annem) 90 derece açılan kaputun içindeki yüksek teknoloji ürünü motoru incelerken.


Sonuç

Çok konforlu, prestijli, görece performanslı ve ekonomik Olgun C Seriniz Hayırlı Olsun Değerli Anneciğim&Babacığım. Uzun yıllar keyifli kazasız sürüşler dilerim.

Bir de Benden Dinleyin: Lamborghini LM002

  #otomobilgurmesi ‘nde bugünkü lezzet konuğumuz 1986-1993 yılları arasında yalnızca 328 adet üretilen, 345 mm ile tüm zamanların en geniş t...