
Bu sene de leyleği hava gördüğümüz bir sene olarak devam etmekte, bir yandan iş seyahatleri gerçekleştirirken, diğer yandan da fırsat oldukça test sürüşlerini ihmal etmemeye çalışmaktayım.
Bugünkü test konuğumuz, 1993 yılından bu yana aralıklarla bir kaç modeline sahip olduğum ve yakından takip ettiğim bir otomotiv üreticisi olan Opel'in üç kasa ve yaklaşık 20 yıl süren üretim macerasından sonra üretimine son verilen Vectra modelinin mirasçısı olan Insignia ile yolumuz Samsun'da kesişti.
Yerle göğün birbirine girdiği, Karadenizin şanına yakışır bir gurur ile çırpınarak kabardığı bir Pazar gününde, Ankara'ya doğru Audi A4 markalı aracımız ile yola çıkmazdan evvel yolumuz Çarşamba istikametindeki Reis otomotive düştü.
Samsunlular bilir, gerek satmış olduğu benzinin kalitesi, gerekse tesisinde bulunan restaurantda sunulan tereyağlı pilavın lezzeti ile meşhur olan bu firma aynı zamanda Chevrolet ve Opel markalarının satış ve srvis hizmetini de vermektedir.
Benzin almak vesilesiyle değerli kayınpederim ve kayınbiraderimle birlikte durduğumuz Reis tesislerinde tam benzin pompasının karşısında parıl parıl parlayan kromajlarıyla Insignia'nın çekik gözleriyle bana gözkırpmasını farkettiğimde, bu sıradışı aracı, lansmanını müteakip Ülkemizde hayli popüler bir çizgi yakalayan Opel Insignia'yı, test etme zamanımın geldiğini anladım.
Buyrunuz izlenimlerime.
Bugünkü test konuğumuz, 1993 yılından bu yana aralıklarla bir kaç modeline sahip olduğum ve yakından takip ettiğim bir otomotiv üreticisi olan Opel'in üç kasa ve yaklaşık 20 yıl süren üretim macerasından sonra üretimine son verilen Vectra modelinin mirasçısı olan Insignia ile yolumuz Samsun'da kesişti.
Yerle göğün birbirine girdiği, Karadenizin şanına yakışır bir gurur ile çırpınarak kabardığı bir Pazar gününde, Ankara'ya doğru Audi A4 markalı aracımız ile yola çıkmazdan evvel yolumuz Çarşamba istikametindeki Reis otomotive düştü.
Samsunlular bilir, gerek satmış olduğu benzinin kalitesi, gerekse tesisinde bulunan restaurantda sunulan tereyağlı pilavın lezzeti ile meşhur olan bu firma aynı zamanda Chevrolet ve Opel markalarının satış ve srvis hizmetini de vermektedir.
Benzin almak vesilesiyle değerli kayınpederim ve kayınbiraderimle birlikte durduğumuz Reis tesislerinde tam benzin pompasının karşısında parıl parıl parlayan kromajlarıyla Insignia'nın çekik gözleriyle bana gözkırpmasını farkettiğimde, bu sıradışı aracı, lansmanını müteakip Ülkemizde hayli popüler bir çizgi yakalayan Opel Insignia'yı, test etme zamanımın geldiğini anladım.
Buyrunuz izlenimlerime.
DIŞ:

İÇ:

SÜRÜŞ:
Dinamik görünen, sportif sürüş iddiasında olan nice aracın test sürüşü sonrası iddiasının aksine per-perişan olabileceğine yaşayacak kadar çok miktarda test sürüşü yapan test sürücünüzün ortanın üstü düzeyde keyif aldığı bir test sürüşünü Insignia'da gerçekleştirdiğini söylesem yalan olmaz herhalde.
Gerek Ülkemiz vergi yapısına, gerekse düşük emisyon düşük hacimde olur mantığı ile baştan aşağı yoğrulmuş küresel trende son derece uygun düşük hacimli 1.6 litrelik yeni kuşak Opel motorunu açıkçası beğenmemek pek de mümkün değil.
180 HP güç ve 230 NM torkun etkisiyle gerek kalkışta gerekse ara hızlanmalarda gayet başarılıydı Insignia. Performans konusunda eleştirilecek temel nokta ise torkun diğer turbo motorla oranla görece geç gelmesi idi. 2200d/d civarında gelen torku eğer uygun vites kombinasyonu ile yakalayabilirseniz, yollarda nice premium ve hot hatch (gti) araca kök söktürmeniz işten değil açıkçası.
Ancak özellikle 5 ve 6'ncı viteslerde 2200d/d altına düştüğünüzde ise turbosuz halde kalan aracınızla düşük hacimin getirdiği acı güçsüzlük tecrübesi ile de tanışmak durumunda kalıyorsunuz.
VW'nin ilk nesil TSI motorda kompresör koyarak çözdüğü bu yüksek viteste alt devir isteksizliği dışında özellikle ilk 4 vites boyunca araç sizi gerçekten etkileyen bir dinamizm ile hızlanıyor ve esp plus kapalı iken 2 viteste dahi patinajla kalkabiliyor.
8.9sn'lik 0-100 kms hızlanması ve düz yolda 230 kms son hız gibi fabrikasyon değerlerin yanlış olmadığını, yol eğimine göre aracın bunların fazlasını dahi sunabileceğini belirttikten sonra madalyonun diğer yüzü olan tüketim tablosuna geçebiliriz.
Netice tıpkı ilk nesil aşırı basınçlı (140-170HP) TSI motorlarda olduğu gibi çift karakterlerli.
Aracı agresif kullandığınızda 13.5 - 14 lt'lik bir kabusla karşılaşabiliyorken, mantıklı kullanımda 9.5 lt/100km civarlarını da yakalayabilirsiniz. Hepsi sağ ayağınızın o günkü halet-i ruhiyesiyle alakalı.
Konfor-yol tutuşu ve sürüş dinamiklerinde ise açıkçası Opel'in son derece başarılı bir çizgi yakaladığını söyleyebiliriz. Araç bir yandan yolu tavizsiz bir biçimde kavrarken, diğer yandan da yolcularının konforuna zerre kadar halel getirmiyor ve bizden de böylelikle kocaman bir artı daha kazanmış oluyor.
Aracın yol tutuş/konfor eğrisinin (rafineliğinin) başarısını BMW, Mercedes ve Audi gibi premium rakiplerle karşılaştırılabilir seviyede bulduğumu söylemem başarısını tanımlamaya yeter düşüncesindeyim.
Netice itibariyle sürüş konusundaki temel eksi ise trafik problemi olan büyük şehirli iyorum. Aksürücüler için olmazsa olmaz haline gelen otomatik vitesin istek üzerine dahi sunul(a)maması. Opel yetkililerine buradan sesleniyor ve bir an evvel b u eksikliği gidermelerini salık veriyorum. Aksi taktirde satış rekorları kırabilecek başarılı bir aracı satış performansı itibariyle heba etmiş olacaklar.
Gerek Ülkemiz vergi yapısına, gerekse düşük emisyon düşük hacimde olur mantığı ile baştan aşağı yoğrulmuş küresel trende son derece uygun düşük hacimli 1.6 litrelik yeni kuşak Opel motorunu açıkçası beğenmemek pek de mümkün değil.
180 HP güç ve 230 NM torkun etkisiyle gerek kalkışta gerekse ara hızlanmalarda gayet başarılıydı Insignia. Performans konusunda eleştirilecek temel nokta ise torkun diğer turbo motorla oranla görece geç gelmesi idi. 2200d/d civarında gelen torku eğer uygun vites kombinasyonu ile yakalayabilirseniz, yollarda nice premium ve hot hatch (gti) araca kök söktürmeniz işten değil açıkçası.
Ancak özellikle 5 ve 6'ncı viteslerde 2200d/d altına düştüğünüzde ise turbosuz halde kalan aracınızla düşük hacimin getirdiği acı güçsüzlük tecrübesi ile de tanışmak durumunda kalıyorsunuz.
VW'nin ilk nesil TSI motorda kompresör koyarak çözdüğü bu yüksek viteste alt devir isteksizliği dışında özellikle ilk 4 vites boyunca araç sizi gerçekten etkileyen bir dinamizm ile hızlanıyor ve esp plus kapalı iken 2 viteste dahi patinajla kalkabiliyor.
8.9sn'lik 0-100 kms hızlanması ve düz yolda 230 kms son hız gibi fabrikasyon değerlerin yanlış olmadığını, yol eğimine göre aracın bunların fazlasını dahi sunabileceğini belirttikten sonra madalyonun diğer yüzü olan tüketim tablosuna geçebiliriz.
Netice tıpkı ilk nesil aşırı basınçlı (140-170HP) TSI motorlarda olduğu gibi çift karakterlerli.
Aracı agresif kullandığınızda 13.5 - 14 lt'lik bir kabusla karşılaşabiliyorken, mantıklı kullanımda 9.5 lt/100km civarlarını da yakalayabilirsiniz. Hepsi sağ ayağınızın o günkü halet-i ruhiyesiyle alakalı.
Konfor-yol tutuşu ve sürüş dinamiklerinde ise açıkçası Opel'in son derece başarılı bir çizgi yakaladığını söyleyebiliriz. Araç bir yandan yolu tavizsiz bir biçimde kavrarken, diğer yandan da yolcularının konforuna zerre kadar halel getirmiyor ve bizden de böylelikle kocaman bir artı daha kazanmış oluyor.
Aracın yol tutuş/konfor eğrisinin (rafineliğinin) başarısını BMW, Mercedes ve Audi gibi premium rakiplerle karşılaştırılabilir seviyede bulduğumu söylemem başarısını tanımlamaya yeter düşüncesindeyim.
Netice itibariyle sürüş konusundaki temel eksi ise trafik problemi olan büyük şehirli iyorum. Aksürücüler için olmazsa olmaz haline gelen otomatik vitesin istek üzerine dahi sunul(a)maması. Opel yetkililerine buradan sesleniyor ve bir an evvel b u eksikliği gidermelerini salık veriyorum. Aksi taktirde satış rekorları kırabilecek başarılı bir aracı satış performansı itibariyle heba etmiş olacaklar.
SONUÇ:
Albenili, sportif ve şık dış dizaynı, fonksiyonel, sıcak ama biraz daha ferahlığa ihtiyacı olan iç dizaynı, alt devirde isteksiz olsa da benim diyen rakibine çok acı tecrübeler yaşatacak performanstaki düşük hacimli motoru, konforlu ve güvenli rafine sürüşü ile Insignia Sharkfin Testi'nden sınıfı geçti.
D Segmenti'nde VW Passat'ın olduğu kadar düşük hacimli motorla Premium altından müşteri çalmaya çalışan BMW (3.16i) ve Mercedes'in (C180 Komp. 1.6 Blueefficiency) dahi korkmasını gerektiren bir model ile Opel 21. yüzyıla biraz geç de olsa merhaba dedi.
D Segmenti'nde VW Passat'ın olduğu kadar düşük hacimli motorla Premium altından müşteri çalmaya çalışan BMW (3.16i) ve Mercedes'in (C180 Komp. 1.6 Blueefficiency) dahi korkmasını gerektiren bir model ile Opel 21. yüzyıla biraz geç de olsa merhaba dedi.
SHARKFIN TEST KARNESİ
Olumlu:+Albenili, şık, sportif, aerodinamik dış dizayn.
+Şık ve sıcak iç dizayn.
+Geniş Bagaj.
+Doğru Devir Bandı yakaladığında sıradışı performans.
+Sınıfının ötesinde sürüş dinamikleri ve konforu.
+Şık ve sıcak iç dizayn.
+Geniş Bagaj.
+Doğru Devir Bandı yakaladığında sıradışı performans.
+Sınıfının ötesinde sürüş dinamikleri ve konforu.
Olumsuz:
-Otomatik şanzıman yok.
-İç mekanda yer yer düşük kaliteli malzeme kullanımı.
-Basık tavan sebebiyle iniş-biniş uzun boylu yolcular için biraz zor.
-Yüksek viteste alt devirlerde hissiz motor ve tork kaybı.
-Otomatik şanzıman yok.
-İç mekanda yer yer düşük kaliteli malzeme kullanımı.
-Basık tavan sebebiyle iniş-biniş uzun boylu yolcular için biraz zor.
-Yüksek viteste alt devirlerde hissiz motor ve tork kaybı.
Keyifli, Kazasız Sürüşler Dilerim...
Galip Hasan Görün (Sharkfin)
Dış görünümündeki bumerang ana çizgisini, iç mekanında da devam ettiren Insignia, yer yer kullanılan kromaj detayları, ergonomik ve sürücüsünü de yolcusuna da sarıp sarmalayan sıcacık, tabiri caizse akdenizli iç dizaynıyla albenisini sürdürdü ve bizden güzel bir not aldı.
Bir yandan şık dizaynı ve fonksiyonel kokpit yerleşimi ile bu güzel notları alırken Insignia'yı bir kaç noktada eleştirmeden de geçemedik haliyle:
Aracın kabin geneli kaliteli, sağlam ve konforlu malzemelerden üretilmişken, müzik sistemi ve esp gibi güvenlik sistemlerinin yer aldığı orta göğüs (dashboard) kısmında ve cam açma düğmelerinin bulunduğu yan kol dayama konsollarında kullanılan sert dokunuşlu malzemelerin otomobilin genel albenili çizgisine yakışmadığını belirtmek isterim.
Bir diğer eleştirdiğimiz nokta ise aracın dış dizaynına ve aerodinamisine büyük katkıda bulunan eğimli ve basık tavan dizaynına oldu. Her ne kadar alçak tavanlı araçları yıllardır severek kullanan bir sürücü olsam da bu aracın aileleri birinci konumda hedef alan bir konumda bulunması hasebiyle, iniş-binişlerde kafanızı kollamak durumunda kaldığınızı ve bunun özellikle aracın arkasında oturacak 1.80m üstü boydaki yetişkinler için çok da sempatik bir durum olmadığını ifade etmemiz gerekir.
Aracın içine bir kez binildikten sonra ise gerek omuz gerekse diz mesafesinin gayet yeterli olduğu, şık iç mekanının keyfini yolcular çıkartırken, araçtaki en şanslı kişi olan sürücü de kendisini çepe çevre saran şık kokpit, küçük direksiyon spor moddaki kırmızı ışıklı göstergelerin de katkısıyla otomobilin "aile-yarışçısı" kimliği ile daha bir haşır neşir olma fırsatını yakalayabilmektedir.
Insignia'nın gayet geniş ve kullanışılı, 1/3-2/3 oranında yatar arka koltuklarla daha da genişletilebilir, aile kullanımına fazlasıyla yeterli gelecek bir bagajı olduğunu da olumlu not hanesine yazdıktan sonra esas alanımız olan sürüş deneyimine geçebiliriz.
Çekik gözler (adaptif bi-xenon farlar), kararında kromaj kullanımı, bumerang formlu gövde detayları, basık ve kavisli tavan çizgisi ve kendinden spoilerlı (kanatlı) gibi duran BMW'vari arka duruşu (0.27cw'lik muhteşem bir aerodinamisi) ile Insignia gayet başarılı bir dış görünüme haiz.
Otomobil bu haliyle dışarıdan incelendiğinde, senelerdir ağırbaşlılığı ile segmentinde (D Segmenti) ekseriyetle albenisi düşük, arka sıralarda konumlandırılmış, mirasçısı olduğu Vectra modeli ile yakın uzaktan akrabalık sinyali dahi vermemekte. Vectra ne kadar alçakgönüllü ise Insignia da bir o kadar cüretkar diyebiliriz netice itibariyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder