10 Ekim 2012 Çarşamba

Günün Lezzeti - BMW 8.50CSi



Bugün Ankara Beysupark Sitesi ticari otoparkındaki Tabanway Oto Yıkamaya yolum düştü.

Envai çeşit özel otomobilin "bıcıbıcı" yapmak için uğradığı bu tesiste bu gün objektifime takılan BMW'nin en nadide otomobillerinden biri olan 8.50 CSi'ı sizler için fotoğrafladım.

Buyrunuz bizzat benim tarafımdan çekilen fotoları eşliğinde şanslı sahibi Sarp Cenk Çelikel'in iddiasına göre Türkiye'deki yegane BMW 8.50 CSi'a dair bilgi dokümanı.



E31 kasa koduyla Bavyeralı otomobil üreticisi tarafından 1989-1999 yılları arasında 30.621 adet (BMW 8 Series Registry verilerine göre) üretilen önemli ve özel bir otomobildir BMW 8 Serisi.


E31 BMW 8 Serisi Üretimi*
Model
Motor
Güç
(Euro)
Üretim Dönemi
Toplam Üretim
830i
3.0L V8 - M60
215 hp
03/1992 - 07/1992
18
840Ci
4.0L V8 - M60
286 hp
12/1992 - 02/1996
4,728
840Ci
4.4L V8 - M62
286 hp
12/1994 - 05/1999
3,075
850i/Ci
5.0L V12 - M70
300 hp
07/1989 - 10/1994
20,072
850Ci
5.4L V12 - M73
326 hp
01/1994 - 05/1999
1,218
850CSi
5.6L V12 - S70
380 hp
02/1992 - 10/1996
1,510
   
Genel Toplam:
30,621
* Kaynak: 8coupe.com




3.0 litre ile 5.6 litre arasında 8 ve 12 silindirli motorlarla üretilen E31'in en değerli ve özel versiyonu yazımıza konu olan CSi isimli en güçlü versiyondur. S70 fabrikasyon motor koduyla tamamen BMW'nin performans departmanı olan M GMBH tarafından üretilen Csi üretildiği  1992-1996 yılları arasında biz BMW tutkunları için büyük bir gurur kaynağı idi. 

Bugatti Veyron üretilene değin dünyanın en hızlı yol otomobili ünvanını elinde tutan McLaren F1 modelinin bu motor baz alınarak geliştirildiğini belirtirsem her halde bu motorun otomotiv tarihinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu ifade etmiş olurum. 



Dünyada V12 motoru 6 ileri düz vites ile kombine eden ilk otomobil üreticisi kimdir diye sorduğum büyük olasılıkla hemen herkes Ferrari diye yanıtlayacaktır. Ama doğru cevap BMW'dir (8.50CSi)

CSi'yı bu kadar özel kılan bir diğer faktör dünyada ilk kez drive-by-wire teknolojisinin kullanıldığı otomobil olmasıdır. 

Gaz pedalı-motor arasındaki ilişkinin, o zamana kadar kullanılan konvansiyonel/mekanik kablolu sistem yerine, tamamen bilgisayar tuşu mantığı ile çalışan elektronik veri iletimine dönüştürüldüğü drive-by-wire sistemi günümüzdeki pek çok otomobil için mümkün değilken 1992 yılında bu teknolojinin nasıl ses getirdiğini varın siz tahayyül edin.




Biraz da rakamlarla konuşalım isterseniz:

Boyutlar(boy-en-yükseklik): 4.78m-1.85m-1.34m
Ağırlık: yaklaşık 1900kg
Motor: 5.6 litre - V12 - Atmosferik
Güç: 380 HP
Tork: 550 NM
0-100 kms: 5.6 sn.
Son Hız: 250kms (sınırlandırılmış)
Ortalama Tüketim: 17lt/100km



Resimlerde gördüğünüz Estoril Mavisi 8.50CSi'nin plakası 06CNK08'dir. Bu araç, 1994 yılında, o dönemin hızlı ve zengin işadamlarından, TMT Otomotivin sahibi Ercan Tafulcan tarafından Ülkemize getirilmiştir. Ercan Bey'in aracın orjinal rengi olan Estoril Mavisini beğenmemesi sebebiyle CSi Komple Titanyum Gümüşü Rengine boyanmış ve Alpina Jantları takılmıştır. 



1990'lı yılların ikinci yarısında Batı-Ankara bölgesinin en gözde araçlarından biri olan 06TMT02 plakalı Titanium Gümüşü Alpina Jantlı CSi, Ercan Bey'in şirketinin içine düştüğü kriz ile birlikte ortadan kaybolmuştu.

Şimdiki sahibi Cenk Bey'in elinde neredeyse civatasına kadar revize edilen ve orjinal rengine boyanan CSi, karanlık garaj atmosferinde bile kendini belli eden bir modern zaman klasiğine dönüşmüş durumda bugün.




Türkiye'nin yegane 8.50CSi'ına daha uzun yıllar keyifli ve kazasız sürüşler diliyoruz. 



6 Ekim 2012 Cumartesi

Günün Lezzeti - Mercedes G63 AMG

Değerli biraderim Coşku ile bu hafta yolumuz Ankara-Konya Otoyolu üzerindeki Yetkili Mercedes Bayii Koluman Otomotive düştü.

-2. Kattaki EL2 araçlarına bakarken gözümüz garajın derinliklerine gizlenmiş kocaman bir silüete takıldı.

Yanına yaklaştığımızda tüm haşmeti ile Güncel Mercedes ürün gamının en pahalısı ünvanını taşıyan G63 AMG idi.

Buyrunuz bizzat benim tarafımdan çekilmiş taptaze fotolarıyla Mercedes G63 AMG'ye dair bilgi dokümanı.


1979 yılından günümüze kesintisiz olarak üretilen Mercedes-Benz G Serisi (eski adıyla G-Wagen) yalnızca gümüş ok lakaplı köklü Alman üreticisi için değil, otomotiv tarihi için de büyük önem taşıyan bir araç.

Öncelikle G kısaltmasının ne anlama geldiğiyle başlayalım. G=Gelaendewagen=Arazi Taşıtı anlamına gelmekte Almanca'da. 

Avusturya'da bulunan önceki adıyla Puch, güncel adıyla Magna-Steyr firması tarafından Mercedes-Benz firması için üretilen ve 1979 yılında ilk kez yollara çıkan G Serisinin temel üretim mantığı her türlü arazi ve yol koşulunda tereddütsüz yol alabilecek kısmi olarak da konfor odaklı bir aracı yola çıkartmaktı.

Ancak özellikle Papa II. Jean Paul tarafından resmi merasim aracı olarak kullanılmaya başlanması ile G-Serisi bir anda her segmentten otomobil meraklısının dikkatini çekti. 



Yıllar içerisinde daima artan bir popülerliğe sahip olan G-Serisi, gün geçtikçe esas üretim amacı olan "arazici" kimliğinin yanına "lüks" ibaresi de eklendi. Bu da yetmedi, AMG ve Brabus gibi Mercedes modifikasyonu üzerinde uzmanlaşmış firmalar da G Serisi üzerinde yoğunlaşmaya başladılar.
Ve karşınızda günümüzde üretilen en lüks ve pahalı arazi aracı konumunda bulunan Mercedes G Serisi gamının üstten ikinci sırasında yer alan 63AMG modeli.



Zaten standart haliyle dahi kuvvetli olan 5.5 litrelik 8 silindirli motora 2 turbo ve AMG tadilatlarının eklenmesi ile 544 HP gücünde ve 760NM torka sahip bir canavar konumunda G63AMG'nin motoru. 
Bu canavar motor ile G63'ün 0-100kms hızlanması 5.3 saniye sürmekte ve son hızı 210kms ile sınırlandırılmış durumda. 



DIş görünümde klasik G Serisi silueti korunmuş ve led gündüz farları ve kör nokta önleme sistemli dikiz aynaları gibi modern sistemler ile AMG tarafından araca özel geliştirilen aerodinamik parçalar (bodykit) eklenmiş. 20 inch ebadındaki ultra hafif alaşımlı AMG jantları da bu muhteşem paketin üstüne cilayı çekmiş tabiri caizse.




Aracın çamurluklarının gövde ile birleştiği kısımlara, camlarının etrafına, tampon-gövde birleşim yerlerine dikkatli baktığınızda G Serisini efsane mertebesine taşıyan su-çamur-toz hiçbir doğa koşulundan etkilenmemesini sağlayan izolasyonun ciddiyetini göreceksiniz.


G-Serisi çevre koşullarından o kadar iyi ve etkin şekilde izole edilmiştir ki, tavanının en üst seviyesine kadar suya battığında dahi kabin içerisine su girmemektedir. Şnorkel diye tabir ettiğimiz parçanın araca monte edildiği durumlarda az evvel bahsettiğim fiktif durumun gayet kolaylıkla realiteye dönüştüğüne şahit olabilirsiniz.



Son olarak belirtmemiz gereken, G Serisi sahiplerinin hemen hiçbirinin yukarıda bahsettiğimiz ekstrem koşullarda 1 milyon TL'ye yakın fiyat etiketine sahip bu araçlarını kullanmayacağı gerçeği.
İşte tam bu noktada AMG-Mercedes-Magna/Steyr işbirliğine bir departman daha ekleniyor: Designo. 
G63AMG'nin baklava desenli el yapımı napa deri döşemeleri, ısıtmalı-soğutmalı-masajlı-elektrikli-hafızalı koltukları, 3 adet multimedya ekranı gibi Designo elemanları belki de tüm "arazici" kimliğinden ziyade bu yaşlı kurdun günümüzde de yaşamını sürdürebilmesindeki en önemli faktörler.  

2 Ekim 2012 Salı

Mercedes'in En İddialısı Yeni A Serisi Türkiye'de




Yıllardır ağır, oturaklı ve lüks kelimelerinin anlam bulduğu otomobiller üretirdi Mercedes-Benz firması.
Son 2-3 yıldır ise bu köklü firmanın üretmekte olduğu tüm serilerde belirgin bir sportifleşme ve gençleşme olduğu pek çoğunuz gibi benim de dikkatimi çekmekte idi.

Bu hafta ülkemize teşrif buyuran W176 kasa kodlu yeni A Serisi ile Mercedes'in belki tarihinde ilk kez bu kadar net bir şekilde gençleri hedefleyen bir model ortaya koymuş oldu.



Önceki W168 ve W169 kasa kodlu versiyonları birer minyatür minibüse (mini mpv'ye) benzer iken W176 tıpkı en büyük rakipleri olan Audi A3 ve BMW 1 Serisi gibi hatchback formda ve premium compact segmentte boy göstermekte.

Buyrunuz bizzat benim çektiğim taptaze resimleri eşliğinde Yeni Mercedes A Serisinin (W176) kısa bilgi dokümanı.


Mercedes'in son dönemde piyasaya sunduğu tüm modellerde olduğu gibi Yeni A Serisinde de büyük yıldızın domine ettiği geniş ve dik bir ön panjur kullanılmakta. Son dönem otomotiv sektörü trendlerine uygun şekilde bolca led ampul ihtiva eden şık farlar ve keskin çizgili tamponu ile önden son derece dikkat çekici ve göze hoş gelen bir görünümü var yeni Baby-Benz'in.


Araca yandan bakıldığında da arkaya doğru yükselen omuz çizgisi ve ön kapının ortsından başlayıp arka çamurluğu kadar uzanan keskin çapraz çizgi, küçük-koyu renkli camlar ve sportif çok kollu alaşım jantlarla birleştiğinde gayet olumlu bir izlenim bırakıyor.


Yeni A Serisine arkadan bir bakış attığınızda ise aracın ön ve yan kısımlarına göre daha sade ve iddiasız, tabiri caizse japonvari bir dizayn ile karşılaşıyorsunuz. Üzerinde ekstra fiyat karşılığında sunulan spor paket bulunan resimdeki araç dahi sportif tamponları ve krom uçlu çift egzos çıkışlarına rağmen gözümüze "sade" geliyorsa, varın siz düşünün aracın standart modellerinin arkadan ne kadar yalın duracağını. 


Aracın içine geçtiğinizde ise önceki A Serilerinde sıkça eleştirdiğimiz düşük malzeme ve işçilik kalitesi ile itici dizayn unsurlarından eser dahi kalmadığını görüyor ve ilk bakışta hoşlanıyorsunuz. Retro tarzı yuvarlak havalandırma ızgaraları, çokça kullanılan aluminyum alaşımlı insertler, standart sunulan multimedya ekranı ve 3 kollu spor direksiyon gibi unsurları ile Yeni A Serisinin dashboardunu ve iç dizaynını beğenmeyecek pek müşteri ile karşılaşılacağını zannetmiyorum açıkçası.


Aracın safkan spor otomobillere gönderme yapan Bucket tarzı tek parça ön koltuklarını görsel olarak beğendim yalnız benim gibi devasa cüsseli sürücüler için omuz ve baş desteğinin biraz zayıf kaldığını ve kısmen rahatsız hissettirdiğini söylemek durumundayım.

Arka koltuk diz, baş ve omuz mesafesinin ise aracın görece küçük dış boyutları göz önünde bulundurulduğunda mucizeler yaratmasa da "yeterli" olduğunu söyleyebilirim.

Buna ilaveten ön camın dışarıdan çok hoş ve sportif görünen alabildiğine yatık dizaynının aracın sürücü koltuğuna büyük cüsseli bir kişi oturduğunda ön görüşü kısmen sınırladığını ve bundan kurtulmak için ön koltuk büyük oranda yatırıldığında da hem hakim sürüş pozisyonunun kaybedildiğini hem de arka koltukta oturacak yolcuların alanının ziyadesiyle kısıtlandığını önemli bir eleştiri olarak belirtmek gerekiyor.


Yeni A Serisi Ülkemizde:

A180 BluEfficiency (6 ileri manuel şanzıman yahut /7G DCT Çift Kavramalı Otomatik Şanzıman ile)
A180CDI BluEfficiency (yalnızca 6 ileri manuel şanzıman ile) (1.5)
A180CDI BluEfficiency (yalnızca 7G DCT Çift Kavramalı Otomatik Şanzıman ile) (1.8)
A200 BluEfficiency (6 ileri manuel şanzıman yahut 7G DCT Çift Kavramalı Otomatik Şanzıman ile)
A220CDI BluEfficiency  (yalnıca 7G DCT Çift Kavramalı Otomatik Şanzıman ile)
A250 BluEfficiency (yalnıca 7G DCT Çift Kavramalı Otomatik Şanzıman ile)

Dizel ve benzinli motor tipleri 

ve 

City, Urban, Sport ve AMG donanım seviyeleri ile 66.000-134.000 TL arasında değişen liste fiyatlarında Kasım ayından itibaren satışa sunulmuş olacak.

Biz de bu tarih itibariyle Yeni Mercedes A Serisi ile ilk yol testimizi gerçekleştirmeyi ve sunuş izlenimlerimizi burada sizlerle paylaşmayı ümit ediyoruz.


Bir de Benden Dinleyin: Lamborghini LM002

  #otomobilgurmesi ‘nde bugünkü lezzet konuğumuz 1986-1993 yılları arasında yalnızca 328 adet üretilen, 345 mm ile tüm zamanların en geniş t...